18 Nisan 2012 Çarşamba

44 günlük olduk bugün

Bebeğim büyüyor,büyürken bizi de büyütüyor...Kırkımızı çıkardık 4 gün önce gezmelere giderek;ama bizim kikirik durmadı pek.Sevmedi mi acaba dışarıyı.Alışması gerekiyor bir an önce  yoksa hiçbir yere gidemeyiz bu gidişle.Arabayı da sevdiğini pek söyleyemeyeceğim;ağladı mızmızlandı falan filan.bu gezme bize (yani bana) iyi geldi ama kırk günün ardından.Her ne kadar kale de 5dk olsa bile. Eski kıyafetlerime sığdım,kot pantolonumu da giydim ya daha ne isterim.
 Kırkıncı gün olmasa da kırk gün civarları ruh halimde gerçekten mucize yarattı diyebilirim. Sürekli bir düşünme durumu vardı her şeyi her şeyi...Sanki bu yaşama hiç alışamayacakmışım,sanki benim bebeğim değilmiş,sanki geçici bir süre böyleymiş,sanki bütün hayatım bitmiş gibi geliyordu.Kıyafetlerimi ayırmayı,ütü yapmayı,pencereleri silmeyi erteliyordum sanki eski yaşamıma geri dönecekmişim de o zaman rahat rahat yapacakmışım gibi. Her emzirme de,gece her kalktığım da nasıl büyüyeceğini düşünüp duruyordum. Hep başka çocukları düşünüyordum.Ne güzel büyümüşlerdi. Bir yaşında,2 yaşında..Ama bizim ki henüz aylık bile değildi,günleri sayıyordum.Kızım,kuzum seni deliler gibi seviyorum ama işte insan düşünüyomuş napiim.Hep neden soruları vardı kafamda.Neden aileden birileri yok burada,neden ağlıyor,neden uyumuyor...Hep böyle olacak gibi geliyordu.Ne mi oldu peki? Kırk güne yaklaşırken düşünce tarzım değişti.Evet bebeğimizle birlikte yeni bir yaşam vardı önümüzde.Eskisinden çok farklı olacaktı belki ama böyle yaşamayı öğrenecektik. Neden ağladığını,neden uyumadığını yavaş yavaş çözmeye de başlamıştım,hal böyle olunca yüreğimde ki sıkıntı yavaş yavaş gider oldu. Bebeğimiz hayata alışır olunca ,biz ona daha da alışır olduk.Varsın tekdüze geçsin günler,varsın kalsın işler bebeğimiz büyüyor ve her anı çok farklı,onun bu hızına yetişemiyorum. Şİmdi bile yeni doğduğundan çook farklı tombik bişi oldu.Daha anlamlı bakıyor;hatta hızlı hızlı ve anlamsız bişiler söyleyince dudaklarını büzüştürüp ağlamaklı oluyor,çokça gülümsüyor.Küçülen kıyafetlerini bile ayırdım yani.
Kırk gün,hiç bitmez gibi gelen kırk koca gün.İyi ki bittin,iyi ki uçup gittin. Hayır o değil kendimden korkar olmuştum;karnıma geri sokmaya falan kalkışacaktım yani o derece.Bu süreçte yanımda olan ve hala olmaya devam eden canım eşime teşekkürü borç bilirim ama.Eğer markete sen git ben bebekle ilgilenirim,sen uyu biraz ben bakarım demeseydi,gece artık uykusuzluğun sınırlarında dolaşırken bebeğimizi sallamayı teklif etmeseydi,mükemmel anne,mükemmel eş,mükemmel aşçı,mükemmel temizlikçi olmamı bekleseydi sanırım bu süreci atlatmakta  epeyce zorlanırdım.Onu bile kıskanır olmuştum o kadardı yani. O dışarıda hayatına devam ediyorken ben hiç çıkamayacağım bir fanustaydım. Hayatımda yaşadığım en karamsar dönemlerden biriydi işte.Çok şükür şimdi daha iyiyim,daha güçlüyüm..Eski özgür günlerimi düşünmektense,kızımızla geçireceğimiz güzel günlerimize odaklanmış durumdayım.Bu da  böyle bir süreçmiş işte. Ne bileyim ben yaşamam böyle şeyler derdim ama oluyormuş...O değil de niye bana kimse dememiş ilk günlerin zor olacağını,ben niye hiç düşünmemişim uykusuz kalabileceğimi ;sanmışım ki bebek demek bööyle tatlı tatlı giydirip bol bol fotoğraf çekinmek demek.Oyuncağın en eğiticisini seçmek,emziğin en sağlıklısını almak,ana kucağının en kullanışlısını bulmak,cici cici elbiseler almak falan sanmıştım. Aslında gaz sancısını falan da araştırmıştım bebiş doğmadan ama işin o tarafına pek yoğunlaşmamışım. Aslında hatırladım da nönüm bol bol uyu demişti.Ben de aksine son zamanlarda telefonumdaki bir oyuna sarıp gece 3lerde uyuyordum.Bak sinirlendim şimdi kendime.Oyun yerine uyusaymışım ya. hem de gece uykusu aaah ah o eski günler:)
 Şu aralar 3.aya odaklanmış durumdayım.Durumdaydım.3.ayda tepki vermeye başlayacak,bizi tanıyacak,kahkaha atacak,gaz sancıları bitecek,düzene girecek gibi beklentilerim var dııı ama artık bunu da düşünmemeye karar verdim ,ben direk 5 yaşa odaklanayım en iyisi bayaa bi büyümüş olur,ooo ozaman neler yaparız neler.  Şaka bir yana da uzak aylara odaklanıp da bu günlerin güzelliğini  kaçırmamak gerek.şööyle bir geriniyor ya içim eriyor,boynuma atıveriyor ya ellerini,istediğim gibi öpüp kokluyorum ya ohhh mis.

11 Nisan 2012 Çarşamba

küçük kafalı kızım...

35.haftaya dek süren hamilelik sürecinde her şey oldukça güzeldi,sorunsuzdu. Ancak Ankara'ya gittiğimizdeki ilk kontrolde kafa çevren normaldan 2 hafta geride çıkıyordu.  Bu fark ertesi hafta 3 haftaya çıktı. detaylı ultrasona girdik ve kafa yapısından kaynaklı olabileceğini söylediler. Hoş öyle olmasaydı da ne fark edecekti ki.  Hiç aklıma kötü şeyleri getirmedim,kafa yapındandı bence de. Şöyle bir bakınca benim kafamın da çok büyük olduğunu söyleyemem belli ki bana çekmişti kafan. Doktorumuzun dediği de zenci kafaları gibi bonbeli bir kafa yapın olacağı yönündeydi. amerikan kafa tipi diyorlarmış bu tiplere. gerçekten de şu an öyle bir kafa yapın var. Arkası bonbeli .Eğer bozulmazsa;çünkü ben kafanı sola çevirsemde sen sağa dönderiveriyorsun korkarım kafan sağdan basık olacak:))
39.haftada hastaneye kontrole gittiğimizde de kafanın oldukça geri olduğunu düzenli kontrollerin yapılıp yapılmadığını sordular bana. Ben de Ankaraya gelinceye kadar her şeyin normal olduğunu söyledim. E zaten doğum oldu olacak.Latince bir isim söylediler bundan olabilir diye;ama ben diyorum ki kafa şeklinden olabilir dediler. Doğduğunda sana baktım ve kafası çok mu küçük diye sordum. Doktorumuz hayır gayet normal dedi. Evet kızım şimdi kafan bedenine göre kocaman bile duruyor.
Küçük kafalı kızım şimdi uyuyor.. ..
Dün zor bir gündü akşam saat 19.00dan sabah 4.00a kadar huzursuz,sürekli emmek isteyen bir bebek.Saat 1.00civarında sabrımın tükenmesiyle "yeter artık" dedim.İtiraf ediyorum ki bırakayım ağlasın sabaha dek düşüncesi bile geldi aklıma.Annelik zor zanaatmiş,tabii ki yapmadım böyle bişi. Şu an sana bakınca kendime kızıyorum minicik bir bebeksin ve her şeyinle muhtaçsın.Sana zorla emzik vermeye de çalışmıcam daha.-bi iki kere daha deneyebilirim yani-BAk dedim ama sana akşam böyle hep emmek istiyosun gazın artacak die. Şimdi acayip gazın var,hele sabah gaz sancısından kıvrım kıvrım ağladın.Ovaladım,damla verdim de biraz rahatladın.Önceki gece de akşam 18.30 1.30 arası öyleydin neden acaba.bazen bilememek çok zor.
Biraz önce baban aradı artık çarşamba ve perşembe sabahlarıda evde olacakmış,hehe çok mutlu oldum.3 aya az kaldı. haziraaaan seni bekliyoruz.

9 Nisan 2012 Pazartesi

uykusuz her gece....sancılar....

Bugün kızım 35 günlük oldun. Kırkının çıkmasına 5 gün kaldı.O sihirli güne.Pek bir şeyin değişmeyeceğini bilsem de bunu umut etmek de güzelmiş be kızım.Senin dünyaya bizim senli hayata alışma çabamızı 40.gününle geride bırakacağız. Uykusuz geceleri de bırakır mıyız merakla bekliyorum.
 35 günde neler mi yaşadık.7 günlükken göbeğin düştü bir baktım ki altını değiştirecekken orada öylece duruyor.Annannenlerde bıraktık onlar gömecekler. Sonra buraya geldiğimizde göbeğin kanadı ilkinde baticon sürdük bi kaç gün.Sonra tekrar kanayınca doktora gittik k vitamini iğnesi yapıldı. İyileşti sanıyorum ki.Sonraa gaz sancılarımız başladı.Bu konuda yaptıklarımız:
1. Metsil kullandık iki kez bi faydasının olmadığını görünce bıraktım.
2.Kimyonlu su içtim ve  içirdim bir faydası oldu mu bilmiyorum.Hala ben içiyorum.ona içirmiyorum.
3. aguline diye bir şurup bunun faydası oldu galiba o gün bugün daha rahat.
4.çörek otunu kaynatıp bir çay kaşığı verdim ardından pırtlattın sanırım faydası oldu.Buna daha yeni başladım.
5.gazason masaj yağı ile ovdum.Isıttığım zeytinyağıyla masaj yaptım üzerine sıcak tülbent koydum.Bunlarında faydası oldu.
6.Buzuki orhanın özellikle bebeğim rahatlasın parçasını çok seviyor.
7.iki dizimin arasına yatırıp  sağa sola sallayınca rahatlıyor ve hatta uyuyor.
8.hiç biri tutmazsa pembe battaniyenle sallıyoruz. Bu genelde bir müddette olsa işe yarıyor. hepsini bir arada yapınca tamamen rahatlıyor. 1.ve 2. ve 8.madde dışındakileri genelde yapıyorum.  bir de bunlar dışında gaz çıkarma masajını uyguluyorum.
gaz çıkarma masajı.
1.Ellerimi üstüste koyup göbeğin hemen altından aşağıya doğru önce sağ sonra sol elimi aşağıya doğru altı defa çekiyorum.
2.sağ ve sol ellerimi göbeğin iki yanında diklemesine yerleştirip sağ ve sola doğru çekiyorum.
3.sol elimi göbeğin ortada kalacak şekilde saat yönünde alttan üste doğru daire çizerken sağ elimle göbeğin üstünden alta doğru yarım daire yapıyorum. Her masaj arasında bacaklarını kalçalarına yaklaştırıp 6 saniye bastırıyorum. bu masajda iyi geliyor. Son olarak karnını dinlendirmek için üsten aşağıya doğru usulca çekiyorum. bunu ılık zeytinyağıyla yapıp üzerine ılıtılmış bez koyunca oldukça rahatlıyor.

yeni bir hayat...

2,5 yıldır iki kişilik bir hayat yaşıyorduk.1 aydır aramıza katılan kızımızla iki kişilik hayatımız sona erdi ve üç kişilik hayata geçiş yaptık.Bu süreçte neler yaşadık...
 Haziran ayında  küçük kızımızın hayatımıza katılacağını gördüğümüzde bir akşam vaktiydi ve biz Ankaradaydık. Bir kaç gün sonra doktora gittiğimizde kan tahlillerinde de sonuç onaylanınca artık 9 aylık süreç başlamıştı. Tabii bu sürecin başlangıcı yaza denk geldiği için biz şehir şehir gezdik. Kızım büyümeye devam ediyordu. sonra okul başladı ve sorunsuz bir şekilde sömestr tatili geldi. Doğumun Ankara da olmasını istiyordum. Ve Ankaraya gittik. Soğuk, bol kar yağışlı günlerin hemen ardından mart ayının ilk günlerinde hastaneye sadece kontrole gitmişken doğumun başladığını öğrenip,yatışım yapıldı.öğlen 14.00de başlayıp 20.55 de sonlanan süreç biraz sancılıydı elbette (suni sancıdan dolayı)ama bebeğimin benim sesimi duymasıyla sessizleşmesi, sesime dikkat kesilmesi ile içimde bir şeylerin kıpır kıpır etmesi her şeye değerdi.
Tavsiyem sancı çekerken yapmak gereken tek şey doğru nefes alıp vermek,nefese konsantre olmak. Yanımda sancı çeken arkadaş sürekli bağırdığı için sancılarını daha çok dinliyor,ayağa kalkmaya çalışıyordu.doğum süresinin uzamasından başka hiç işe yaramıyor bağırmak.
Eğer insan hayatında bir milattan sözetmek gerekirse o gündü. Bebekten önce ve bebekten sonra.Bebekten önce her an her şeyi yapabiliyorken,bebekten sonra (pek bana uymasa da)planlı bir yaşama geçiliyormuş,öğrendim.Bebekten sonra yaşam hoşgeldin.....

7 Nisan 2012 Cumartesi

not düşmeye başlarken...

kağıdın kokusuyla buluşan mürekkebin dokusu her ne kadar başkalaştırsa da insanı,kağıtlara yazılan satırlar bir süre sonra silikleşiyor.Şimdiye kadar kağıt ve kalemle tuttuğum notları bir kenara koyup,biraz da buradan devam edeyim dedim.Kendime,aileme dair düştüğüm kişisel notlardır blogum...