Aslında bunlardan önce egoizm üzerine yazmak isterdim;bunları yazmak istedim ama ben.
"Öteki" leştirmeye çalıştığımız her insan için.Kendi çerçevemizin dar sınırlarından bakarak "başka" olan insanları görmeme çabamız için.Herkesi aynılaştırmaya çalıştığımız için. Farklılıkları kabul edemeyişimiz için,insani değerleri nasıl olup da unuttuğumuz için.
Empati kavramının yitmeye başladığı şu zamanlarda,kimsenin kimseyi dinlemediği,herkesin "kendi"ni konuştuğu şu aralarda değerlerimizi nasıl da kaybettiğimizi görmek öyle hüzün verici ki.Küçüğünden büyüğüne,politikasından,duygusalına...
Önce "tahammülsüz"lük üzerine olsun.Kimsenin kimseyi duymaması,kimsenin kimsenin eleştirilerini dinlememesi herkesin kendini konuşması,ötekine ve hatta başkasına katlanamaması üzerine olsun.Başkasından kasıt kendimizin dışındaki,ötekinden kasıt kendimizin ve başkasının karşısındaki.Sen ve benim dışındaki bizden olmayan,doğru söylesin söylemesin,doğru eylesin eylemesin hep suçlu olan,her daim eleştirilecek,yargılanacak olan.Kendimize benzetemediğimiz.
Geçenlerde bir toplantıda müthiş olmayan bir sessizlik ortamında telefon çaldı.Benimki değildi.Özellikle belirtmek istedim;benimki olsa da bir şey değişecek miydi.(Sözlerim kendimi savunuyormuşum hissiyatı verecekti ne yazık ki)Toplantıda bulunan herkes bakışlarını telefonu çalan kişiye yöneltti.Taa ki telefon susuncaya kadar.Telefon sustuğunda ise bakışlar yerini sözlere bıraktı(telefon açık bırakılırmıymış falan filan) Bu muydu yani.Herkes biliyor olmalı mıydı öyle bir ortamda telefonun sesinin kısılması gerektiğini.Bilmiyor da olabilirdi ,yahut daha güçlü seçenek olan unutmuş da olabilirdi.Bu boyuttaki tahammül edemeyişin nedeni neydi.Altı üstü 10 saniye çalan telefon sesi,insanları neden bu kadar rahatsız etmişti. Eleştiri sesleri telefonun sesinden daha çok ve daha uzun süreli olmamış mıydı.Neydi bu tahammülsüzlük,ortada bir cinayet vardı da belki, orada bulunan bazılarımız görmemiştik.Neden bu kadar katlanamamaya başladık birbirimize...
Bir de şöyle bir tahammülsüzlük var ki onu da yazmak istedim.Başkası ona tüm iyi niyetiyle tavsiyede bulunurken bana,çocuğuma karışmasın diyen ancak kendisi başkalarına onlarca tavsiyede bulunanlar.E siz başkasına karışmıyor musunuz.O zaman sizden onlara ne.O zaman kimse kimseye bir tavsiyede bulunmasın mı,kimse kimseyi ilgilendirmesin bencilce mi bir hayat olsun.Korkunç...
İNSANIN BİR AKIL AYNASI OLMALI,ÖNCE ONA BAKIP SONRA KONUŞMALI.
Hoşgörü üzerine..Sanırım en iyi gençlerle sürekli içiçe yaşayan bilir kültürel değişmeyi.Ben de bunlardan biriyim.Her yıl aynı yaş grubundaki değişmeyi gözleriyle görenlerden.Tevazunun yerini nasıl da sinsi sinsi gösterişe bırakışını,hoşgörünün gönüllerden yavaş yavaş çıktığını,bencilliğin son safhalara doğru ilerlediğini ve en azından benim içiçe yaşadığım gençliğin bunların farkında olmayışını gözleriyle görenlerdenim.Normal olanın öyle olduğunu sanıyorlar.Kesinlikle onları suçlayamayız.Tabii ki istisna,pırıl pırıl gençlerimiz de var onları dışında tutuyorum.Pek çok kez karşılaştığım bir tutum var ki,hoşgörülü olmamak.İki farklı sınıf tartışmışlar,sanki aralarında iktidar savaşı var.Tamam tartışmışınız bitmiş,affedin birbirinizi olsun bitsin,devam ettirmenin gereği nedir.Herkes farklıdır.Her toplum,her kültür,her aile,her birey.Ortak düşünceleriniz olmayabilir,ancak siz aynı gerçekliğin üyelerisiniz.Ve bir gün hepimiz öleceğiz.Ne gereği var aradaki farklılıkları ön plana çıkarıp çıkarıp aynılıkları arka plana atmaya.
HOŞ GÖRMÜYORSAN LOŞ BİR YAŞAM SÜRÜYORSUNDUR.
Ne kadar dağınık bir yazı oldu.Ordan burdan.O kadar uzun bir yazı var ki beynimin kıvrımlarında gezinen oraya kayıtlı buraya kayıtsız.Kafamın içi bebek bulamacı.Vıcık vıcık.Oradaki harflerden yakaladığım temel kavramlar..
BİRLİK OLMAK.YARGILAMAMAK.YADIRGAMAMAK.SAMİMİYET.SAHİCİLİK.İYİ NİYET.VE ERDEMLER...
Eğitim sistemine matematik,fen,sosyal...den önce bencilliği öldüren,erdemleri güçlendiren hoşgörüyü aşılayan dersler konulmalı sanki.Yoksa bu çocuklar bu kavramları kaybedecek..Kimisi çılgın bir yarışın içinde,kimisi boşluğun içinde yitip gidecek..Yeni nesillerin kurduğu bir dünya ürkütücü bilimkurgu filmlerine mi benzeyecek.Öyle mekanik,öyle duygusuz,öyle hep banacı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder